Ilmihal
Home Ilmihal ????

 

 

İSLÂM İLMHALİ

 

"Allahü teala bir kimseye hayır murad ederse, onu dinde fakıh ( din ve hükümlerin, ilmine alim ve fakih) eder" Büharî, Müslim

hadisi şerif

 

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

 

İlim altı kısımdır:

Farzı ayn, farzı kifaye, mendub, haram, mekruh vemubah'tır.

Farzı ayn: Dini için çok zaman muhtaç olduğu kadar öğrenmektir. buna da ilmi hal de dinir.

Abdet , Gusul , namaz, oruç, nisaba malik olana zekat, para olana hac, evli olana nikah ve talak ilmi gibi haram ve mekruundan sakınmak için hangi sanatla uğraşır ise onun ilmi de farzı ayn'dır. Riya, haset, ucub, küfre götüren ilimleri de bu kabildendir.

Farzı kifaye: Dünya işlerini ayaklandırmakta kendinden istiğna hasıl olmayan şeylerin ilimleridir. Cenaze namazı ve dünyamız için muhtaç olduğumuz sanatları ilmi gibi, tıp, matematik, nahv, lügat, kelam, kısmet, kitabet gibi şeylerin ilimleri bu kabildindir.

Mendub: Ulumi şer'iyedetebahhur ve gabamidine kespi itlak edecek derecede ki, ilimdir.

Haram: El çabukluğu, kum, sihir ve kehanet gibi zararlı olanlarnı  ilimleridir. Muzik ilmi de buna benzerdir

Mekruh: Muayyen kadınların evsafı ve ona teheyyüc ve fısk ve muayyen kimselerin istihfafına dair şeyler bulunanşiirlerin ilimleridir.

Mubah: Şu söylediğimiz şeylerdin biri bulunmayan yani şer'an medih ve zemme layik olmayan şiirlerin ve sair şeylerin ilimleridir.

DİN İLİMLERİ

Din: islâm, iman, ve ihsan’dan ibarettir. Dinimizin hükümlerinden ve meselelerinden bahseden ilme denir.

Dincenabı Allah’ın peygamber efendimiz vasıtasıyla bize gösterdiği yol demektir.

Bu yolu bize, dünya ve ahiret seâdetlerine kavuşmak için göstermiştir.

Din ilimleri dört kısımdır:

1- Akaid ilmi,

2- Ahlak ilmi,

3- Fıkıh ilmi,

4- Siret ilmi’dir.

1- Akaid ilmi: İnanmak ve itikad etmek için lazım gelen şeyleri bildiren ilme denir.

2- Ahlak ilmi: Güzel huy kazanmanın yolunu gösteren ilme denir

3-Fıkıh ilmi: Vücudumuzla ve azamızla işlediğimiz işlerin hükmünü bidiren ilme denir.

 

 

 

 

Meali :“her kimde kendisine hak tebeyyün ettikten(açık seçik anlaşıldıktan) sonra peyğambere mühalefette ve müminler yolunun ehli sünnet ve cemaat mezhebinin başkasına giderse biz onu gittiğine bırakırız ve kendisine cehennemi boylatırız ki ne fena gidiştir.

Ebu hüreyre radiya allahü anh’den:

Allah resulü sallallahu aleyhi ve sellem, bir gün insanların yanına çıktı. Bir adam ona gelip şöyle dedi: Ey Allah’ın resulü iman nedir? Efendimiz şöyle cevap verdi:“İman; Allah’a, meleklerine, kitabına O’na kavuşmaya, peyğamberelerine inanma, ayrıca öldükten sonra tekrar dirilmeye iman etmekdir.”

Yine sordu: İslâm nedir? Efendimiz şöyle cevap verdi:

“İslâm; Allah’a ibadet edip O’na hiç bir şeyi ortak koşmaman, farz namazını kılman, farz zekatını vermen ve ramazan orucunu tutmandır."

adam dedi ki: Peki ihsan nedir?

Efendimiz şöyle dedi: “İhsan, Allah’a sanki O'nu görüyormuşsun gibi ibadet etmendir. Çünki O’nu görmezsen de O, şüphesiz seni görüyordur.”

Yine şöyle sordu:“Peki, kıyamet ne zamandır?”

Efendimiz şöyle cevap verdi:“Bunun hakkında sorulan; sorandan daha bilgili değildir. Fakat sana onun alametlerini anlatayım: Cariye sahibesini doğurduğunda bu onun alametlerindendir. Çıplak yalın ayak olan kişiler insanların başına geçtiklerinde bu da onun alametlerindendir. Hayvan çobanları büyük büyük binalar yaptıklarında anla ki onun alametlerindendir. Beş şey vardır ki onu Allah’tan başkası bilemez.”. Sonra şu ayeti okudu:“Kıyamet saatini bilmek ancak Allah’a mahsustur. Yağmuru O indirir, rahimlerde olanı o bilir. Kimse yarın ne kazanacağını ve nerede öleceğini bilmez. Allah şüphesiz bilendir.”. (Ebu Hüreyre) dedi ki: Sonra adam geri gitti. Bunun üzerine Allah resulu sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Onu bana geri çevirin” hemen ardına düşüp onu geri çevirmeğe teşebbüs ettiiler, fakat hiçbir şey görmediler. Bunun üzerine resülullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “O, Cibril aleyhisselam’dır; insanlara dinlerini öğretmek için gelmişti.”

V e  H a d i ş i ş e r i f ‘t e :

Din

İslam, İman ve İhsan’dan ibaret’tir.

Cenebı Allah’ın peygamberimize ve peygamberimizin cenabı Allah tarafından haber verdiği şeylere inanmaktır. Bunlara inanan kimseye mümin ve müslim ve müslüman denir.

 

Mezhep

Mezhep, insanların fikren tuttukları yol demektir. Mezhep iki kısımdır:

Birincisi itikadda mezhep ve ikincisi amelde mezheptir.

1-İtikadda mezhebimiz ehli sünnet ve cemâat Mezhebidir.

2-Amelde mezhebimiz : imam-ı azam Ebu Hanife numan ibni sabit hazretlerinin mezhebidir.

Çünkü imam-ı azam; Şeriatın hükümlerini en iyi anlayan zattır. İtikadda olduğu gibi ameldede çok mezhepler vardır.

En meşhur olanları : Hanefi, Şafii, Maliki ve Hanbeli mezhepleridir. İtikadda mezhebimiz olan ehli sünnet ve cemâat mezhbi isabetli’dir. Yanılma olma ihtimalı yoktur, sair mezhepler hatalıdır. isabetli olma ihtimalı yoktur. Amelde mezhebimiz olan imam-i azam ebu hanife mezhebi isabetlidir. Yanılma ihtimalı vardır. sair mezhepler hatalıdır, isabetli olma ihtimalı vardır.

 

En evvel ögrenilip inanılması gereken şeyler :

İlmi hal: Müslümanların itikad ve amele dair ögrenmeleri gerekli olan meseleleri bilmeleridir.

İtikad: İnanmak ve amel işlemektir.

İlmin efdalı, İlmi hal ve amelin efdalı, hıfzı haldır.

Hıfzı Hal: Müslümanlar vakitlarıni beyhude ve boş yere geçirmeyip daima cenabı Allah’ın

rızayı şerifi için öğrenme harcamaya gayret etmelidirler.

 

 

 

 

Meali: "İnsanlardan, hayvanlardan ve davarlardan böyle çeşitli renkleri var. Allah’dan, kulları içinde ancak (kudret ve azamatimi bilen) alimler korkar. Şüphe yok ki Allah azizdir (her şeye

kadirdir), ğafurdur (çok bağışlayıcıdır)."fatır suresi, 28

Âlemin Yaratılışı

Cenabı hak kendi varlığını ve birliğini ve büyüklüğünü ve kudretini

bildirmek için bu dünyayı yaratmıştır. Ve insanların birinci babası olan hazreti adem aleyhisselamı da topraktan yaratmıştır.

Cenâb-ı Allah’a İnanmak

Cenab-ı Allah’ın varlığına ve birliğine, ülûhiyyetine ve havassı ülûhiyyetinde naziri ve şeriki olmadığına inanmakla olur. Cenab-ı Allah’ın kendisi hiç birşeye muhtaç olmayıp her şeyin kendine muhtaç olması demekdir.

Havassı ülûhiyyet: Her şeyi yoktan yaratan ve herşeyi yerli yerince tertip buyurması, ibadete layık olması ve kemal sıfatlarla müttesıf olup noksan sıfatlardan münezzeh olması üluhiyyetin özelliklerindendir.

Kemal Sıfatı: Cenabı Allah, kendisi hiçbir şeye muhtaç olmayıp herşeyin kendine muhtaç olması demektir.

Kemal sıfatlar: Cenab-ı Allah’n şanına layık olan sıfatlar demektir

Noksan sıfat: Cenab-ı Allahın şanına layık olmayan Sıfattır.

Cenab-ı Allah bir anda dünyay-ı mahvettiği gibi bir anda bu dünya gibi pek çok dünyalar yaratabilir. Bir karıncayı yaratmakla yeri göğü ve bütün mahlûkat-ı yaratmak arasında hiç fark yoktur.

Cenab-ı Allah: Ezelîdir ve varlığının başlangıcı yoktur.

Ebedîdir : varlığının sonu yoktur.

Cenabı hakkın: Künhü ve hakikatından bahsolunmak caiz değildir. Zati ilahiyyeyi düşünmek

yasaktır.

Allahı bilmek, Kur’an-ı Kerim’de beyan buyurulan sıfatı celileyi bilmekle olur. Allah ismi şerifi, zikredildiği zaman celle celalühu demek vacibtir.

 

Cenâb-ı Allah-ı akıl ile nasıl biliriz

    Eserden müessire istidlal etmek suretiyle olur. Açıklaması nasıldır : Bir insan yolda bir iz görür de oradan sahibinin geçtiğini ve izin, şekil ve heyetinden insan veya başka bir hayvan izi olduğunu anlarsa; bu olağanüstü kainata bir defa birden anlar. ve bu koca âlemi yaratan bir zatın ilim ve kudret sıfatları da olduğuna hüküm eder. Çünkü bilmeyen ve gücü yetmeyen bunu yapamaz ve yarattığı şeylerin her birini birer hal ve şekle koyduğuna bakılırsa birde irade sıfatı olduğunu anlar. Çünkü irade sıfatı olmayan bunu yapamaz. Böyle bir kudrete sahip olan zatın kimseye ihtiyacı olmayacağı cihetle, kendisi bir olup neziri ve şeriki olmadığını anlar ve mahluklarına ihsan buyurduğu sema’, basar, kelam gibi sıfatların en kuvvetlisinin de kendisinde bulunması icab eder.Binaen aleyh şanına layık olan sıfatlarla müttasıf olup noksan sıfatlardan münezzeh olduğunu aklı ile anlar hükümeder.

 

DİĞER SURETTE İZAH EDİLİR

Bakıyoruz ki; bütün mevcutlar gayet sanatlı bir surette yaratılmış; öyle bir beden akıllara hayret verecek derecede farklı bulunmuştur.

biz kat’i surette anlıyoruz ki; bu kendi kendine olamaz mutlaka bir yaratanı vardır. İşte bu kısım delile ‘ihtira’ delili denir.

Bir daha bakıyoruz ki; Mevcudat içinden insanın yaratılışına gayet itina edilmiş ve ehemmiyyet verilmiş sair mevcudat ise, insanın yararına sunulmak üzere yaratılmıştır. Biz yine kat’i surette anlıyoruz ki; bu olağanüstü tertipler bir eseri tesadüf olamaz. Mutlaka bir tertib eden vardır. Bu kısım delillere de ‘inayet‘ delili denir.

 

Sıfât-ı ilahiyye

sıfatı ilahiyye üçtür:

1- Zatiyye.

2- Sübutiyye.

3- Filiyye’dir.

sıfatı zatiyye altıdır :

1-Vücud : Cenab-ı Allah’ın var olması,

2-Kıdem: Cenab-ı Allah’ın evveli olmaması,

3-Baka: cenabı Allah’ın sonu olmaması,

4-Vahdaniyyet: Cenab-ı Allah’ın bir olması zatinde sıfatında efalinda naziri ve şeriki olmamasıdır,

5-Mühalefetühu lilhevadis: Cenab-ı Allah’ın yarattığı mahlukundan hiçbir şeye benzememesi,

6-Kiyam binefsihi: Cenab-ı Allah’ın hiçbir şeye mühtaç olmamasıdır.

Cenab-ı Allah’ın sıfatı sübutiyyesi sekizdir:

1-Hayat: Cenab-ı Allah’ın diri olması.

2-İlim: Cenab-ı Allah’ın bilici olması.

3-Semi: Cenab-ı Allah’ın işitici olması.

4-Basar: Cenab-ı Allah’ın görücü olması.

5-İrade: Cenab-ı Allah’ın dileyici olması.

6-Kudret: Cenab-ı Allah’ın gücü yetici olması.

7-Kelam: Cenab-ı Allah’ın söyleyici olması.

8-Tekvin: Cenab-ı Allah’n her şeyi yoktan yaratıcı olması.

sıfatı filiyye altıdır:

1-Halk: Yaratmak.

2-İnşa: Yoktan var eylemek.

3-İbda: Eşi ve naziri olmamak.

4-İhya: Diriltmek.

5-İmate: Öldürmek.

6-Terzîk: Rızk virmek.

Bu sıfatı filiyye tekvin sıfatının envai ve füruudur. Cenab-ı Hak, kemal sıfatlarla sıfatlandırılır. Allahu Celle Celaluh zülcelal hazratleri vardır. Kadim ve ezelîdir. Evveli ve sonu yoktur ve ebedidir. varlıkta kimseye mühtaç değildir ve hiçbir şeye benzemez diridir daimdir.

Bütün âlemler onun emri ile ve iradesi ile vardır.

Olmuş ve olacak her şeyi bilir. işitici ve görücüdür. işitilmek şanından olanı işitir ve görülmesi şanına layık olanı görür. Dinleyici ve kâdir’dir ve dilediğini yapmaya gücü yeticidir. Söyleyicidir; yani harfsiz sonsuz kendine mahsus bir ifade ile söyleyicidir. Mükevvin’dir yani her şeyi yoktan yaratan rızklarını veren dirilten öldüren ve ölüleri dirilten ancak kendisidir.

 

Din ve hükümleri

l-Maide suresi ,3 ayet.

 

 

Meali: “Bugün kafirler, dininizi söndürebilmekten ümitlerini kestiler, artık onlardan korkmayın, yalnız benden korkun. Bugün sizin için dininizi kemala erdirdim, üzerinizdeki ni’metimi tamamladım ve size din olarak islâmı ihtiyar ettim.(seçtim).

Din: Cenab-ı Allah Celle Celaluhu tarafından peyğamber efendimiz vasıtasıyla bize gösterdiği yol demektir. Dinimizin hükümleri ise zamanın ve mekanın değişmesi ile değişmez. Her zamanda ve her yerde hükümleri geçerlidir. Zira Cenab-ı Hak tarafından kullarının bütün ihtiyaçlarını karşılayabilecek ve insanların yaratılışına müvafık olarak indirilmiş olduğundan zamanın ve mekanın değişmesi ile değişmez.

İstenilen Ku’rân-ı Kerim’den ve sünnet-i nebeviyyeden ve fukahay-ı kiramın kat’i sözleridir.

 

 

İMÂN

Dini islâmdan olduğu yakinen malum olan şeyleri kalp ile tasdik ve dil ile ikrar etmektir.

İmânın şartı ikidir :

1 -Dil ile ikrar.

2 -Kalp ile tasdiktir.

Mümin bihi itibarile iki kısımdır:

İmân-ı icmali ve imân-ı tafsıylidir:

1-İmân-i icmali: Şehadet getirmek (eşhedü en la ilahe illAllah ve eşhedü enne mühammden abdühu ve resulüh). Terkibi şerifinin manası: Kalp ile tasdik ve dil ile ikrar etmektir.

2-İmân-ı tafsıyli: (amentü billahi ve melaiketihi ve kütubihi ve rsulihi ve-lyevmil ahir ve-bilkaderi hayrihi ve şerrihi min’a-Allahi teala. Vel ba’asü ba’del mevti hakkun eşhedü en-la ilaha illallah ve eşhedü enne mühammden abdühu ve resulüh ).

bu terkibi şerifinde mezkur olup imân olunması lazım gelen altı şeyi kalbi ile tasdik ve dili ile okumaktır.

 

İHSAN

İhsan, peyğamber efendimiz sallallahhü teala aleyhi ve sellem hazratlerinin zamanında ihsan diye sabit olan, ve sufi şeyhlerinin yanında “mürakabe” diye bilinen “tevessül” asri aeadetde sabıt olduğu cenabı Hakkın emri ile Kur’an-i kerim’de el-Maide suresi, 35 ayette esteizü illah:

 

 

 

Meali: “Ey iman edenler, Allah’dan korkun ona yaklaştıran vasıta arayın, ve yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz”

Bu emrin sebebi ise ariflerin bildirdiklerine göre; bütün kemalat Cenabi Hakdan feyzi ilahî ile gelmesidir.

Yalnız feyz verilmesi ve istenmesi adeti ilahiyye mucibince, feyzi ilahiyyeyi veren Cenabi Hak ile, feyzi ilahiyyeyi alan kul arasında bir münasebet olması gerekir, zira nefsi insan bedeni ile son derece alakalı olduğundan, ve cenabi hak ise son derece bu alakadan mütecerrid olduğundan aralarında bir münasebet bulunmuyor.

Onun için iki tarafın arasında bir vasıta olması gerekiyor, hem nefsi insaniden mütecerrid, hem de alakalı bir vasıtaya ihtiyac bulunuyor.

Nefsi insani bu vasıtadan teallük sebebi ile feyz alıyor. Vasıta ise tecerrüd ciheti ile Cenabı Hakdan feyz alabiliyor, bu vasıta ise iki tarafa da tam vakif olan peyğamber efendimiz sallallahü teala aleyhi ve sellem’dir.

Arif kimseler bu meseleyi peyğamberlerin gönderilmesinin bazı hikmetlerinden ve faydalarından ve sebeplerinden olduğunu bildirmişlerdir.

Tarikatta mübtedi olan kimse bedeni ile son derece irtibatı olduğundan dolayı doğrudan doğruya vefatından sonra peyğamber efendimiz sallallahü teala aleyhi vesellem’den feyz alamaz, iki taraflı olan bir vasıtaya ihtiyacı vardır. Hayatta olması sebebi ile feyz alabilir. İkinci tarafı ise, kendisinde bulunan hali itibarı ile feyz aldığı diri şeyhinden, o da hayatta şeyhindan, böylece peyğamber efendimize ulaşan silsile (zencirleme) itibari ile feyz ve manevi faydalara hasıl olduğundan dolayı mübtedi olan kimse böylece peyğamber Efendimizden feyz alabilir.

Tarikatta mübtedi olan “salik” kimse; bu halde olan kimsenin terbiyesi altında ise, o hale varıncaya kadar, terakki ede, yine feyz almaya devam eder ve o hale erişmiş olan kimse, başka kimselerinde ruhaniyetlerinden feyz alabilir. Vasıtadan vazgeçemez, hususen peyğamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellemin ruhaniyetlerinden feyz alabilir ve başka vasıtaya hacet kalmaz.

Gazali hazratleri şöyle buyurmuşlardır: her salik için bir mürşid “şeyh” terbiye etmek için lazımdır. Böyle bir şeyhi istemek aynı Cenabi hakkı istemek gibidir. esteizü billah:

 

 

Buraya kadar

ayeti kerime – 35 elmaide suresi.

Evvela yoldaş, sonra tarikat, şeyhı olmayanın şeyhı şeytan,tır.

ve hakkında kurani kerimde nazil olan: el-nehl suresi:90 esteizübillah:

 

 

 

 

 

 

Meali :’mühakkak ki allah adaleti eyiliği akrabaya yardım etmeyi emr ider, çirkin işleri fenahığı ve azğınlığı da yasaklar, onu düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.’

ihsan: kemmiyt Itibarile namazda sünnetleri gönlü hoş olarak kılma gibidir.

ve Keyfiyet itibarıyle:‘

istenilen amelde: ihlas, ve gul rabbini bütün hallerinde mürakabe etmeye ğayret göstermeleri, gönlü hoş, ve kalbden cenabi hakdan başkasını çıkarmak, ve bütün varlığyıla cenabi hakka teveccüh etmek mânasına,dır.

İhsan bu iki mânasiyle yüksek bir derecede tahasıl olursa:istenilen amelde ihlas, ve gul rabbini bütün hallerinde cenabi hakkı ‘mürakabe’ etmeye ğayret göstermeleri istenmişdir.

 

Ezân ve ikâmet

Ezan ve ikamet, sünneti müekkededir.

henüz ezan ve ikamet:meşru olmaz,dan evvel ashabi kiram radıya,llhu teala anhüm meşveret idip evlerine dağıldılar. abddullah ibni zeyd el ansari ve altı ashabi kiram rüyalarında talim edilduklerini, ve hazreti ömer radiya llahü anhü dahi cebrail aleyhisselmın ezan sesini işitmesi ve huzuri mscidi nebevi de ezan ve ikamet etmesi üzerine, peyğamber efendimiz aleyhissalstü vesslam bilal habeşi hazretlerine ezan ve ikamet için, emir buyurduklarından : beş vakıt namaz ve cüma da ezan ve ikamet sünneti müekkede olmuştur.

Ezan ; kuran-I kerim, ve sünnet-I nebeviyye ve kıyasi fükaha ile meşr-û olmuştur.

Kur’an-I kerimde cümâ sûresi âyet 9 : meâli ‘ Ey iman edenler cümâ günü namaz için ezan okunduğu zeman hemen allah’ın zikrine (hutba dinlemeye ve namaz kılmaya)gedin, alış verişi bırakın. Bu( hutba dinlemek ve namaz kılmak) sizin için daha hayırlıdır.

ve Maide sûresinde âyet 58.

wpe1.jpg (6337 bytes)

Meâli : (ezanlar) bir birinizi namaza çağırdığınız zaman (onu) bir eğlence ve oyun yerine koyuyurlar. Bu davranişları, kendilerinin aklı ermez bir topluluk olmalarındandır’

Ezan ve hutba ve namazda okunan kur’an-I kerim ve düâların arapca olması zorunludur, zira asrı seâdetden dünyanın her tarafına yayılan islâmiyyet, arapca konuşmayan kavm ve kabilelerin zaruret oldoğu halde ezan ve hutba ve namazda okunan kur’an-i kerim ve düalar o kimselerin dillerine tercüme idilme zaruretı görülmemiştir. Zira bunlar kuran-I kerimde yokarıda geçdiği gibi ‘zikr’ olduğunu bildirmiştir.

Ezanın sıfatı şöyledir :

dört kere : Allahu ekber,

iki kere ; eşhedü en la ilahe illallh.

ve iki kere : eşhedü enne mühammden resulüllah.

iki kere : hayye ala sslah.

iki kere : hayye ala lfelah

iki kere : Allahu ekber.

bir kere : la ilahe illa llah.

demektir.

İkametin sıfatı

1-dört kere : allahu ekber.

2-iki kere : eşhedü en lailahe illallah.

3-iki kere : eşhedü enne mühammade rsul üllah.

4-iki kere : hayye ala ssalah.

5-iki kere : hayye ala lfelah.

6-iki kere : kad kameti ssalah.

7-iki kere : allahü ekber.

8-bir defa : la ilahe illa llah.

 

Demektir. ‘kad kamati ssalah’ manasi : şüphesiz namazın edası yakın oldu imama iktida ediniz.

sabah namazında (hayye ala lfelah) dan sonra iki kere ( essalatü hayrun min ennevm) demek manası : namaz uykudan hayırlıdır.

Ezanın tercümesi

1-allahu tealadan böyük heç bir şeu yokdur.

2-ben şehadet ederim ibadeta layık ancak allahü tealadır başka ibadete müstehık ilah yokdur.

3-ben şehadet ederim mühammed aleyhi sselam allahu teala nın resülü ‘peyğambaridir’

4-ey müminler namaza geliniz

5-ey müminler felaha geliniz.

6-allahu tealadan büyük heç bir şey yokdur.

7-ibadete layık allahü tealadan başka ilah yoktur.

 

Ezan düâsı

ezanı dinleyip icabet etmek ve bu düayı ökumak sünnettir : ‘allahümme rebbe hazihi ddâveti tamme ve ssalati lkaime ati mühammeden el vesilete ve lfadılete vedderecete rrafia vabashü makamen mahmuden ellezi ve adtehu verzukna şefaâtehu yevme lkıyameti inneke la tühlifu lmiad’

tercümesi

işbu namaza daveti tammeyi bana işitdiren rabbim , habibine vad etdiğin yüksek şefaât makamını ve dereci refia vevesileyi ve fadileyi ver.

şübhesiz sen vaıdlerini en eyi yerinr getiren sensin.

Mecnun , matuh , mümeyyiz olmayan çocuk müslim olmayan kimselerin okudukları ezan sahih olmaz iadesi lazımdır.

İmanın farzları

 

İmanın farzları altıdır :

1-(amentü billahi) ben Allahın varlığına, birligine inandım imân getirdim.

2-(ve melaiketihi) dahi ben Allahu tealanın meleklerine inandım imân getirdim.

3- (ve kütübihi) dahi ben Allahu tealanın kitablarına inandım imân getirdim.

4- (ve rüsülihi)dahi ben Allahu tealanın pryğamberlerine inandım imân getiedim.

5- (velyevmilahiri) ahıret gününe inandım imân getirdim

6- (ve bilkaderi hayrihi ve şerrihi minAllahi teala) ben Allahu tealanın hayr ve şer takdirinden olduğuna inandım imân getirdim.

(vel basu badel mevti hakkun)bu dünyada ölüpde ve o dünyada dirilmekligimize inandım imân getirdim.

(eşhedü en la ilahe illa llah ve eşhdü enne mühammeden abdühu ve resulüh).

 

 

Allahü Teala'ya imân

Cenab-ı Allah’n varlığına ve birligine ve noksan sıfatlardan münezzeh ve kemal sıfatiea müttasıf olduğuna inanmaktır.‘Allahu Celle Celaluh’ vardır şeriki , naziri emsalı yoktur, hiç bir şeye benzemez ve benzetilemez. diri ve daim ve bütün cihan onon emriyle kaimdir.

olmuş ve olacağı bilici ve her şey’ı gürücü işiticidir.

görmesi ve işitmesi bizim gibi güz ve kulak ile degildir.Allahu teala kendi zatı ile kaim hiç bir zamana ve mekana ve cihete mühtaç degildir. Kainat Allahu tealaya mühtaçtır.

meleklere imân

melaikei kiram cenabı hakkın nurdan yarattığı kullarıdır, peyğamberlere kendi şekillerinde ve sairi güzel şekillerde gürünmeye muktedirlerdir.

cenabı Allah ile peyğemberleri arasında vasıta olarak peyğamberlere kitaplar göndermiştir. Onlarda:erkeklik,dişilik,yemek,içmek,sıkılmak,

yorulmak,uyumak,osanmak,yoktur,günah,işlemezler Allahu teala,nın emri şerifi ne ise yerine getirirler sayılarını Allahu Celle Celaluh bilir.

meleklerin peyğamberleri : cebrail, mikail, israfil azrail aleyhimü ssalatü vesselam. bunların efdalı cebrail aleyhi ssalamdır

 

Kitaplara imân

Cenabı Allah hak olan dinı islâmı bildirmek için cibrili emin aleyhi sslam vasıtasıyla peyğambrlere kitaplar göndermiştir ve sonra gelen kitap evvel gelen kitabı nesh etmiştir.

hususen bizim peyğamberimize gelen kur’ân-ı kerîm evvel gelen kitapları nesh etmiş olduğundan o kitapları okumak ve onlar ile amel etmek caiz değildir. ve başka kitap gelmeyecek olduğu için kur’ân-ı kerîmın hükümleri kıyamete kadar kalacaktır.

nesh ise : sonra gelen kitap evvel gelen kitabın hüküm zemanının bittiğini bildirmektir.

Kitab ve sahifelere inanmak

1- Cenab-ı Hak tarafından cibrili emin vasıtasıyla peyğamberlere gönderilen sahifelerin adedi rivayet üzere yüzdür :

2-(10) sahife adem aleyhisselama.

3- (50) sahife şit aleyhisselama .

(30) sahife idris aleyhisselama .

4- (10) sahife ibrahim alyhisselamadır.

 

kitapların sayıs-ı

cenabi hak tarafından peyğamber-i zişanlara cibrili emin vasıtasıla gönderilen kitaplar dörtdür :

1 : tevratı şerif : musa aleyhi sselama.

2 : zeburi şerif : davuud aleyhi sselama.

3 : incili şerif : ısa aleyhis selama.

4: kur’ân-ı kerîmazımüşşan ise bizim peyğamberimiz mühammed aleyhi sselama gönderilmiştir.

bu kitap ve sahifelerin kaffesine ( hepsine ) icmalen imân eder ve kur’ân-ı kerîm ile amel ideriz.

 

peyğamberlere imân

Cenab-ı Allah’n lutuf ve kereminden insanlardan bazı kamil zevata peyğamberlik verdigi ve emirler ve nehyini kullarıne tebliğa memur kıldığı ve kendilerine müstekıl kitap ve şeriat ve mucizeler dahi ihsan buyurduğuna inanmaktır.

ve hak peyğamber oldukları mücizelerle sabit olduktan sonra her birîleri zamanların ümmetlerini cenabı hakkın emr buyurduğu şeriate davet buyurmuşlardır.

Esteizü billah (kul ya ehlelkitab tealev ila kelimetin sevain beynena ve beyneküm..)

 

 

bütün peyğamberler hakkında bilinmesi vacip olan (sıfatlar) beştir

1 - sıdk: sözlerinde doğru ve gerçek.

2 - emanet: her şeyde emin olmak.

3 - tebliğ: hak tealdan kendilerine ‘vahy’ olunan bütün hükümleri ümmetlerine ulaşdırmak.

4 - fatanet: aklı kamil ve zekavet, fevkalade sahıbi olmak.

5 - ısmet: mâsum olmak yani : bilerek bilmeyerek günah işlemekden ve mûcibi şeyn şeylerden beri olmak.

Peyğamberi zişan hazretleri : sadıklardır, eminlerdir, mübellığlerdır yani memur olukları şeyleri tamamen bildiricilerdir, fatınlardır malik oldukları fıtnat ve zekaları bütün akıl sahiblerini hayran kılmışlardır mâsumlardır yani cümleten meyıbden müberra günah işlemekten dehi müarradırlar hatta tabiatı beşeriyyenin nefret edeceğı şekilde hata bile onlara arız olmamışlardır.

peygamberlerin evveli ‘ adem ‘ safiyyullah. peyğamberlerin ahiri ‘mühammed‘ resulullah aleyhim üssalatü vesselam hazretleridir,

bu ikisinin arasında gelip geçen peyğamberlerin adedini ancak ‘ Allahu teala bilir, yalınız kur’ân-ı kerimde ( 28 ) peyğamberi zişanın ismi şerifleri zikr olunmuştur.

Bunların da üçünde ihtilaf vardır.Bazi ulema peyğaberdir, ve bazıları da evliya ullah’ dandır dediler.

Onlar da : uzeyr, lükman, zülkarneyn aleyhimüsslam hazretleridir.

 

yirmi beş peyğamberin ismi şerifleri

1- Adem. 2 - İdris. 3 - Nuh. 4 - Hûd. 5 - Salih.

6 - İbrahim. 7 - İsmail. 8 –Lût 9 -İshak. 10 - Yakub. 11 - Yusuf. 12 - Eyyub. 13 - Şüayb. 14 - Musa.

15 - Harun. 16 - Davud. 17 - Süleyman. 18 - Zülkifl. 19 - İlyas. 20 - İlyesa. 21 - Yunus. 22 - Zekeriyya.

23 - Yahya. 24 - İsa. 25 - Muhammed aleyhim üssalatü ve sselam efendilerimiz,dir.

Cümle peygamberler hakkında bilinmesi vacib olan sıfatlar : (beşdir )

1 - ( sıdk ) sözlerinde doğru ve gerçek olmak.

2 - (emanet) her şeyde emin olmak.

3 - ( tebliğ ) hak tealadan göndilerine vahy olunan cümle hükümleri ümmetlerine ulaşdırmak.

4 -( fıtnat ) aklı kamil ve zeka ve fevkalade sahibi olmak.

5 -( ismet ) bilerek bilmeyerek günah işlemekten ve mucibi şeyn olan şeylerden beri olmaktır.

 

Peyğamberlere vacip olan sıfatların zıdd-ı

peyğamberlere vavip olan sıfatların zıddı beşdir :

1 -kezib : yalan süylemek.

2 -hıyanet: ahde vefa etmemek.

3 -kitman : gizlemek.

4 -hamakat:

5 -ısyan:

bizim peyğamberimizin diger peyğamberlerden fazla olarak üç sıfatı daha vardır.

1 -cümle peyğamberlerden afdal.

2 -ins ve cinne gönderilmiş.

3 -hatemül enbiyadır. bizim peyğamberımizdn sonra artık peyğamber gelmeyecektir.

Mûcize ne demektir...?

cenabi hak peyğamberinin hak peyğmber olduğunu tasdik etmek için onun elinde yaratmış olduğu harikuladelikler demektir. yani : insanların ypamayacağı işlerden ve kendi adetinin hılafına olarak cenabı Allahu teâlanın yaratdığı şey demekdir. bizim peyğamberimiz bütün ins ve cinlere gönderilmişdir. mucizeleri başlıca kurani kerimdir. bütün insanlar bir araya gelseler bütün kuvvetlerini harcasalar onun mislini getiremezler hatta en kısa süre kadar bile söyleyemezler. peyğamberimizin daha başka mucizeleri vardır. kurani kerimin mucizeligini anlayamayanlara başka mucizelerde göstermiştir. msela işaretlerile ayın iki şak olması. ve taşların ve ağaçların ve bir çok hayvanların selam vermesi, ve mübarek parmakları arasından bir çok askerlerin ihtiyaclarına kafi suların akması, ve bedir muharebesinde düşman üzerine bir avuç kum atarak her bir danesi düşmanların gözüne isabet etmesi, ve evvelce ittihaz buyurdukları bir ağacın firakı resulillahden dolayı ağlayıp sızlaması, ve cemaatin bunu işitmesi. daha bunun emsalı bir çok şeyler gibi.

ahiret günün de inânmak

Bu dünya alemi bir gün olup nihayet bulacak, canlı diye hiç bir şey kalmayıp tamamen ölecek kabirde dahi münker ve nekir deye iki melek tarafından sorulacak, bir az sonra bütün ölüler kabilerindn dirilip kalkacak cenabı hakkın buyurduğu bir yere toplanacak, herkesin amel defterleri ellerine verilerek hesapları görülecek amelleri tartılacak, havzı kevser hakdır, ondan bütün imân ehli içecekdir. sırat hakdır üzerinden geçilecekdir. cennet hakdır müminlr cennete giremek şerefine nail olacaklardır ve ebedi kalacaklardır. Cehennem haktır, kaffirler girecektir. Ve şayet cenabı hak affeylemez ise bazı asi müminler gierecektir. Bir müddet yandıktan sonra çıkıp onlarda cennete girecektir. Velhasıl emri ilahi tamamen yerini bulacaktır.

insanların öldükten sonra tekrar dirilip kabirlerinden kalkması ve hepisinin mahşer meydanında toplanması ve günah ve sevaplarının tartılması ve amel defterlerinin ellerine verilmesi ve sırat köprüsünden geçilmesı ve ehli cennet cennete girib memnun ve mesrur olması ve ehli cehennem cehenneme girib azab görmesi hak olduğuna inanmaktır.

cehnnem kafirler hakkında daimi azab evidir, isyan eden müslümânlar hakkında amellerinin cezalarını görmek içİn müvakkat terbiye evidir.

cennet ise girenler hakkında sürur ve şadüman evidir. ahiret gününde mazlumların hakkı zalımler, den alınacak ve Allahu tealanın adaleti yerini bulacaktır.

kabirde münker ve nekir namında iki melek ölüye Allahu tealadan peyğamberinden dininden ve kitabından ve kıblesinden ve itikadından ve amelde ehli sünnet ve lcemaatten soracaktır.

Kabirde cevab : rebbim Allahu teala, peyğamberim mühammed resulullah Sallahu aleyhi vesellem, dinim dini islâm, kitabım kurân-ı kerîm azimüşşan kıblem kâbe beytullah, itikadda mezhebim ehli sünnet velcemaat amelde mezhebim imami azam ebu hanife rahıme llahu teala, zürriyyetim adem aleyhisselam, milletim milleti islâm, ümmeti mühammed denim, müminim velhamdü lillah.

kadere imân

Hayır ve şer her ne vaki olursa hep Cenab-ı Allah’n halk ve takdiriyle olduğuna ve her şeyin halikı ancak kendisi olub kendinden başka hiç bir halık olmadığına inanmaktan ibarettir.

kulların efâlı Cenab-ı Allahın mahlukı ve kullarının kazancıdır. cenabı hak kullrına bir irade vermiştir, iradesini gücü yete bilecegi şeylere sarf ettiginden cenabı hakta o şeyi halk buyurur çünkü adeti ilahiye öyle cari olmuştur, o iradeyı sarf etmenin adına ‘iradei’ cüziyye, kesbi ihtyari denir, şu halde kulun iradesiyle olduğu için o fııl kulun kesbidir. ve cenabı hakkın halkıla olduğu için cenabı hakkın mahlukudur.

misal olarak : kılmış olduğumuz bir namaz bizim irademiz üzerine vücude geldigi için bizim kazancımızdır, o efal ve harekatımızı cenai hak yarattığı için cnabi hakkın mahlukudur

 

ef'âl-i ihtiyâriyye

efâli ihtiyariyye: kuldan sadır olan işlerdir ki, onu yaratan Allahu tealadır. işleyen ise kuldur. kuldan sadır olan efal ikidir:

1 -fili ihtiyari dir ki, yapmak, yapmamak kulun elinden gelebilir. oturmak, kalkmak, gelmek, gitmek, bağırmak, çağırmak, okumak, yazmak gibi.

2-fili ittirari dir ki, yapmamak kulun elinden gelmez. titremek, adamın titremesi gibi.

 

islâm’ın binası

İslamın binası beştir :

kelime-i şehadet ( eşhadü ellailahe illAllah ve eşhedü enne mühammeden abdühu ve resulüh) demektir.manayı şerifi: cenabı hakkın birliğine ve muhammed alayhisselamın peyğanberlikle mümtaz olarak Allahu tealanın kulu ve peyğamberi olduğuna şehadet ederim.

namaz : beş vekit namaz kılmaktır.

oruç: ramazan-ı şerif orucunu tutmaktır.

zekat: yılda bir kere nısaba malik olan zat malının 40 bölükten bir bölüğünü ayırıp fakir olan müslümanlara vermektir.

hac: malen ve bedenen kudreti olan ömründe bir kere hac eylemektir.

 

Edille-i şerîyye

edillei şeriyye dörttür :

1 -kitap - kurân-ı kerîm.

2 -hadisi şerif.

3 -icma-i ümmet : müctehitlerin bir hukmü şerı üzerine ittifakları.

4 -kiyasi fükaha : bir müctehitin bir hukmü ğayri mensusı değer hukmü şeri mansusa tatbikıdır.

 

mezhep

Mezhep : müctehitini kiram hazretlerinin edille-i şeriyyeden çıkardıkları mesail ve hükümlerdir.

itikadda bir olan mezhep : ehli sünnet ve cemaât mezhebidir.

Amelde ehli sünnet ve cemaat

mezhebimiz

amelde mezhebimiz : imami azam ebu hnife rahmetullhi aleyhi hazretlerinin mezhebidir.

 

dört mezhep

amelde ehli sünnet ve cemaât mezhebi dörtdür :

bu mezheblerin dördüde haktır. bu dört mezhebden başka hak mezhep yuktur.

var diyenlerin süzleri katiyyen batıldır.

 

Ahkâm-i şeriyye

ahkam-i şerıyye : kız olsun erkek olsun bir çocuk böyüyüp akil ve baliğ olduğunda evvela imân,sonra ahkamı şeriyenin icrasıyla mükelleftir ki, sekizdir

farz

vacip

sünnet

müstehap

mübah

haram

mekruh

müfsittir.

farz

farz: delili katı ile işlenmesi sabit olan şeylerdir.

farz iki kısimdir

1-farzı aynidır ki mükellef olan müslümânlardan işlenemedikce sakıt olmaz. imân etmek ve ilmihal öğrenmek, namaz kılacağı zaman abdest almak, beş vakıt namaz kılmak, ramazan orucunu tutmak, zekat vermek, hac etmek gibi.

2-farzı kifayetdir ki: müslimânların cümlesine farz ve lazım olup bir kaçının işlemesiyle diğerlerinden sakıt olur. cenaze namazı kılmak, hafızı kurân-ı kerîmi olmak, savaşa gitmek gibi.

farzı terk eden cehennem azabına layık ve inkar eden kafir olur.

 

Vacip

vacip, delili zanniyle işlenmesi sabit olan şeylerdir. vitir namazı kılmak, ramazan bayramında fitre vermek, kurban bayramında kurban kesmek, cenazeyi yıkamak, ve cenazeyi defn ettirmek ve bayram namazını kılmak gibi. vacibi terk eden cehennem azabına layık olur.

sünnet

sünnet, peygamberimizin farzdan başka işledikleri yahut işlenmesiyle emr eyledikleri şeylerdir.

sünnet iki kısımdır:

sünneti müekkededir ki, hiç terk olunmaz. sabah, öğle, cuma namazlarının sünnetleriyle teravih namazı gibidir.

sünneti ğayri müekkededir ki, mazireti şeriyeye binaen bazen terkedile bilinir. ikindi sünneti ve yatsı namazının ilk sünnet-i gibidir.

sünneti terkeden terfii derecat ve şefaatten mahrum ve terkini adet edinen ehli bidattandir. sünnetlerden birine razı olmayan veyahut küçümseyen kafir olur.

 

müstehap

müstehap, peygamberimizin bazen işledikleri ve ümmetini terğib ve teşvik buyurdukları şeylerdir. nafile namazı kılmak, nafile oruç tutmak, sadeka vermek, yetimleri okşamak gibidir. müstehabbı işlemeyene azab olunmaz. şefaatten de mahrum edilmez. fakat işlenmesinde sevap vardır.

mübâh

mübah :işlenmesinde sevab ve terkinde azab olmayan şeylerdir. oturmak, kalkmak, yemek, içmek uyumak, gelmek, gitmek gibi.

harâm

haram : delil katı ile işlenmesi memnû oan şeylerdir, şarab içmek, kumar oynamak, domuz eti yemek, anaya ve babaya asi olmak, hırsızlık emek gibi. haramı işleyen cehennm azabına layık ve haramı heal itkad eden kafir olur.

mekrûh

mekrûh : delil zanni ile işlenmesi memno olan şeylerdir.

mekruh iki kısımdır :

1 - mekrûh tahrimi dir ki harama yakındır.

mekrûh olan vakitlarda namaz kılmak, vacibleri terk etmek gibi.

2 - mekrûh tenzihi : dir ki helale yakındır. kedi artığı ile abdest almak, sünnetleri terk etmek gibi. - henüz fare yimiş kedinin artığı pisdir -

mekruh tenzihiyi işleyen azaba müstehak olmaz. lakin şefâatten mahrum kalır. fakat mekruh tahrimiyi işleyen azaba müstehak olur.

 

müfsid

abdesti ve orucu ve sair amelleri bozan şeylerdir. abdestli iken bir yerinden kan ve irin ve sarı su akmak, namazda iken gülmek, oruclu iken yemek, içmek gibi.

 

namazın farzlar-ı

namazın farzları on iki dir :

1 -hadesden taharet.

2 -necasetten taharet.

3 -setri avret,

4 -istikbali kıble

5 -vakıt

6 -niyt

7 -tahrime

bu yediye ehli şar’a ‘şart’derler. bunlar namaza başlamadan evvel bulunmasi farz olan şeylerdir.

8 -kıyam

9 -kırâet

10 -rükû

sücud

kâde

bu beşede ‘rükün’ denir. Namazın içinde işlenmesi ‘farz’ olan şeylerdir.

 

hadesden tahâret

hadesden tahâret : cünüb ve ya abdestsizlikden temizlenmektir. buda su ile ğusül lazım ise yıkanmak, ve abdesti yok ise abdest almak, eğer su bulunmaz ve ya kullanmaya kudreti olmazsa her ikisi içün teyemmüm etmektir.

hades

hades:cünüb ve ya abdestsiz olmak dır. cünüb lükten ğüsül etmekle kurtulunur.

 

ğüsül etmek

ğüslün farzı üçtür:

1-madmada: bir kere ağzı su ile çalkalamak.

.2-istinşak : bir kere burna su çekmek.

3-göbegi, göbl deligi, ve bir iğne ocu kadarı kuru yer kalmamak üzere bütün vücudu yıkamaktır.

sünnet üzere ğüsül etmek

sünnrt özere ğüsül etmek :elleri bileklere kadar üç kere yıkamali. pislik çıkan yerleri iyice yıkamak.niyet ettim cünüblükten temizlenmeme demeli. ağza ve burna üç kere su çekmeli.bildiğimiz gibi abdest almalı.vücudu üç kere yıkamalı ve elleriyle iyice oğunmalı, evvela sağ, sonra sol omuzlara ve en sonra başa ve bütün ezaya su dökmektir.

 

Abdest alma

abdestin farzı dörttür

abdesrin farzı dörtdür :

1 -bir kere yüzü yıkamak - tulen saç bitiminden çene ardıdan, kulak yumuşağına kadar olan yerdir.

2 - bir kere kolları dirsekler ile beraber yıkamaktır.

3 - başın dört bölüğünden bir bölüğünü mesh etmek. 4 - ayakları topuklarla beraber yıkamaktır

 

abdestin sünnetler-i

abdestin sünnetleri :apdest almaya başlarken bismillahirrahmanirrahim, demek elleri bileklere kadar,üç,kere,yikamak.abdeste,.misvak,kullanmak ağza ve burna üç kere su vermek parmakları ve sakalı,hilallamak.parmakda,yüzüğü,oynatmak. apdest niyet etmek, yüzünü üç kere yıkamk’ yüzü, kolları ayakları üç kere yıkamak, başının her tarafını mesh etmek, tertibe riayet eylemek.şehadet parmağı ile kulağın içıni ve baş parmakla kulağın tışını mesh etmek.

abdestın müstehaplar-ı

abdestin müstehabları: abdest alırkan kıbleye dönmek. yüksek yere oturmak ıbrıkla alınırsa sapını üç kere yıkamak. ıbrığı sol tarafına koymak. abdest alırkan dünya kelamı söylememek. ağza ve burna sağ elile su vermek. baş ve şehadet parmaklardan maâda üç parmakla boynu mesh etmek. el ve ayakları yıkarkan sağdan başlamaktır.

abdstin mekrûhlar-ı

abdestin mekrûhları: sağ elile sümkürmek. abdest azalarını üçden ziyade ve ya eksik yıkamak. güneşde ısınmış su ile abdest almak. suyu yüze şiddetle vurmak. tadili erkan ve tertibe riayet etmemektir.

Abdest-i bozan şeyler

abdeti bozan şeyler : önden ve arkadan çıkan pislik ve arddan gelen yel, ve her azadan çıkan kan ve irin ve sarı suyun akması’ ağız dolusu kosmak , adeta yatıb uyumak. deli olmak. Serhoş olmak.

namazın içinde yanındakı adam işitecek kadar gülmekdir

 

teyemmüm etmek

teyemüm : toprak ile hadesden taharat etmektir.

teyemmümün farzı : iki darb bir niyet olmak üzere üçdür.

 

teyemmümün sünnet üzere

yapılmas-ı

niyet ettim taharate diyerek euzü besmele çekilir. eller bir kere pak toprağa ve ya toprak cinsinden ateşde yanmayan ve erimeyen toprak cinsinden,bir şeye orulub yüze kaplayıp mesh olunur.

eller tekrar toprağa urulub evvela sol elin baş ve serçe parmaklarından maada üç parmağın ucuyla sağ elin oçlarından dirsege kadar dışı ve baş ve serçe parmaklarıla da dirsekden parmakların ucuna kadar içi kaplayıb mesh idilir. velhasıl kolda mesh edilmemiş yer kalmamalıdır.

sağ el ilede sol kol büylece mesh edilmelidir.

bir teyemmümle bozulmadıkca bir kaç namaz kılınır.

apdesti bozan teyemmümüde bozar fazla olarak suyun bulunması ve istimalına kudreti gelmeside bozar.

 

necâsetden taharet

necasetden taharet : bedenı ve elbiseyi ve namaz kılacak yeri pislikten temizlemektir.

necaset iki kısımdr :

1 -necaseti ğaliza dır,ki insanın ard ve önünden ve başka yerinden çıkıb abdset ve gusül icab eden şey : şerab, besmelesiz kesilen hayvanın eti, kanı, ve yenmiş hayvanın tersi ve bevli, ve eti yenilibde yerde terselin tavuk, ürdek ve saire gibi koşlar,ın necasetidir. necaseti ğalizadan akıcı olrusra el ayasından, ve katı olursa dirhem miktarından yani avuç ortasından ziyadesi namaza manidir. bulaştığı yeri yıkamak lazımdır.

necaseti hafifedir ki, eti yenilen hayvanların ve atın bevli ve eti yenilmeyip necaseti havadan atan kuşların, serçe, güvercin gibi kuşların necaseti tâhirdir. necaseti hafife ile aza veya elbisenin dört bölüğünden aşağı bulaşık olursa namaza mani değildir.

 

Setr-i avret

avret denilen azayı, ister namazda ister insan yanında olsun isterse yalınız bulunsun örtmek farzdır. Hatta karanlık gecede de lazımdır.

erkeğin avret mahalli göbeği altından diz kapağının altına kadardır. kadınların ise ellirinin içi, ayakları ve yüzlerinden başka bütün azaları avret mahallidir. hatta saçları bile avrettir. namaz kılan kimsenin avret azasından dörtte biri üç kere ( subbhanellah ) diyecek kadar açık durursa namaz bozulur. açılan azayı derhal örterse bozulmaz.

 

İstikbâl-ı kible

istikbali kıble: mekkei mükerremede bulunanların aynı kâbeye yönelmesi ve bizim gibi uzak mahallerde bulunanların kâbe cihetine teveccüh eylemeleridir. kıbleyi bilmeyen kimse düşünür ve arar, soracak kimse bulamadığı surette zannı galibi olan tarafa namazı kılar.

 

Vakıt

vakıt: her namazı tayin olunan zamanda kılmaktır.

sabah namazının vaktı : etraf açıldıktan, güneş doğuncaya kadardır.

öğle namazının vakti : her şeyin gölgesi kısalmakta nihayet bulup sonra artmağa başladığından iki katı oluncaya kadardır.

ikindi namazının vakti : öğle vakti tamam olduğundan güneş batıncaya kadardır.

akşam namazının vakti : güneş battıktan etraftakı beyazlık kayıp oluncaya kadardır.

yatsı namazının vaktı : şafak gaip olduktan sabah namazının vaktına kadardır.

vitir namazının vakti : yatsı namazının vaktıdır. fakat yatsı namazı, kılınmadıkça vitir namazı kılınmaz.

 

kerahet vakt-ı

kerahet vakt-ı : namaz kılmak caiz olmayan vakıtlar demektir. bu da üçtür:

güneş doğarkan.

güneş zevalda iken.

güneş batarkan.

bu üç vakitta namaz kılınmaz. yalınız güneş batarkan unutulmuş olan o günün ikindi namazı kılınır.

niyet

niyet: kılınacak namaz hangi namaz olduğunu kalbiyle kast etmektir. dil ile söylemek müstehaptir. imam ile kılınacak ise, imama uymayı kast lazımdır. niyet ettikten sonra yemek, içmek, konuşmak, olamaz. hemen namaza durmalıdır. kalb ile niyet şöyledir: niyet ettim sabah namazının farzına veyahut sünnetine der. Gönlü ile kast etdeğini müteakip lisanen ‘Allahu ekber ‘ demelidir. imama uyacak ise, ( niyet ettim sabah namazının farzına uydum hazır olan imama ) diyerek kalbiyle düşünmelidir.

tahrime

tahrime : Allahu tealanın esmai şerifesinden biriyle namaza başlamaktır.

(Allahu ekber,Allahu azam, Allahu ecell, el rahmanu ekber) gibi. Bunlardan (Allahu ekber) ile başlamak sünneti seniyye ile vaciptir, diğerleriyle başlamak mekruhtur.

 

kıyam

kıyam : namaz kılan kimsenin cismen kudreti olduğu halde kur’anı kerim okumak için elleri bağlı olarak ayak üzere durmasıdır.

(halebi) den naklen özetle: namaza girmeye kasd iden erkek (tekbir) allahü ekber deyerek, tekbir ile beraber, iki ellerini kaldırarak baş parmağı kulaklarının yumşağına mühazi eyler.

Vitir namazının kunutun-da ve bayram ve cenaze namazlarında-da aynı suratde tekbir eda edilir.

Kadınlar ise ellrini iki omuzlarına kaldırırlar. El kaldırmada parmaklarını açık ve kapalı ve avuçlarını kıbleye karşı tutmak sünnti şerifedir.

 

kıraet

kıraet : namaz kılan kimsenin kıyamda kendi işitecek kadar dilile harfleri yerli yerince çıkartarak fatiha okumasıdır.

her bir mükellefe üç ayet ezber etmek farz, ve surei fatihayı ve başka bir sureyi ezberlemek vacibtir.

fatihadan sonra sure okumasada üç ayet okumakla iktifa etmiş olsa sünneti seniyye ile vacip olan zammi sureyi terk ettiginden dolayı keraheti tahrimiyyeyi irtikab etmiş olup namazın iadesi vacıp olur.

 

kiraetin sünnet mıkdar-ı

ibni abidin kitabında namazda kıraetin sünnet miktarını tayin ederek : sabah ve ögle namazlarında müfassal tâbir olunan surelerin ozunlarından,

ve ikindi ve yatsı namazlarında ise yine müfassalın ortalarından,

akşam namazlarında yine müfassalın kısalarından okumaktır deyur.

iki rakatlı farzların ve vitir, nafile namazların ve sünnetlerin bütün rakatlarında ve dört rakatlı farzların ve üç rekatlı akşam namazının ancak ikişer rakatlarında fatihadan sonra kıraet farzdır.

Muktedi olan kimse imamın arkasından okumaz.

Namazda mikdar-ı kıraetin

hükümleri

namazda mikdari kırâetin hükümleri beştir:

farz. 2-vacip.3-sünnet.4 -müstehap. 5 -mekruhdur.

Bunlardan her birlerinin birçok mertebeleri vardır.

Hükümlerin en aşağı dereces-i verilir

fükaha-i izam hazretlerinin adetleri bir şeyin hükmünü beyan ederler iken en aşağı mertebesini beyan ederler.

Sünnet ile müstehap farzı tamamlar

mesela kıraetin farz mikdarı dendi mi, en aşağı mertebesi ya,ni farz namaz bütün boşa gitti demeyecek kadarı demektir.

Bu farzı ikmal için yani farz mikdarının mertebesini yükseltmek için vacıbinide eda etmek lazımdır. çünkü vacibini de eda etmek lazımdır, çünkü vacip farzı ikmal için; sünnetde vacibi ikmal için, müstahap ve âdab da sünneti ikmal için. Netice, cmülesi farzı mükemmel surette eda etmek için meşrû olmuş şeylerdir. şöyle ki kırâetin yalınız farz mikdarı edâ edilecek olursa o zaman farz borcu ödenmiş olur. Amma çok eksik ödenmiş olur ve çok günah olur. Eger vacip mikdarı edâ edilecek olursa o zeman farz borcu çok eksik degil ise de az eksik olarak ödenmiş ve çok günah olmaz isa de az günah olur. Bu eksiği tamamlayacak ve günahı kaldıracak olan sünnet mikdarıdır. Eger sünnet mikdarı da edâ edilecek olursa o zaman farz borcu tamam olarak ödenmiş olur ve günahtan tamamen kurtulur. Eger mustahab mikdarı da edâ edilecek olursa o zaman farz borcu pek mükemmel surette ödenmiş olur ve çok degerli bir namaz kılınmiş olur. Lâkin müstahab mikdari terk edilecek olursa farz mikdarına bir eksiklik gelmez, günah da olmaz.

namaza noksan : vâcib veya sünnet mikdarının terkinden gelir. Günah da yine vâcib veya sünnet mikdarının terkinde olur.

 

İmam-ı âzama göre okuma mikdarı

namazda kırâetin farz mikdarı hakkında imam-ı âzamdan üç rivayet vardır : birincisi tam bir ayet okumaktır.

İkincisi : okuyan adama örfen kari-i kur,an denecek kadar okumaktır. üçüncüsü : üç kısa ayet, yahut bir uzun âyet okumaktır.

 

İmameyn-e göre

İmam ebu yusuf ile imam mühammad-e göre, yine üç kısa âyet yahut bir ozun âyet okumaktır.

tercih

tercih : İmamrynden vâki olan bu rivayet, İmam-ı âzm’dan vâki olan üçüncü rivayet le birleşmiş oluyur. Birimci rivayetin imam-ı âzama nisbeti meşhur olduğundan son gelen ûlemanın çok kitablarında kıraetin farz mikdarı imam-I âzama göre tam bir âyettir ve imameyne güre üç kısa âyet bir uzun âyet diye kayd edilmektedir. Tam bir âyet olmak sözünün (nun) ve (sad) gibi bir harfden ve (müdhammetan) gibi bir kelimeden ibaret olan âyetlere de şamil olup olmadığı hakkında ba,zi ûlema ihtilaf etmişlerse de esah olan bunlara şâmil ölmamaktır. Ya,ni bunlar ökunacak olursa farz ; yerini bulmuş olmaz.

 

İmameyn

İmam ebu yusüf ile imam mühammed-e (imameyn) derler. Bunlar imamı âzamın yetişdirdiğı zevatın en büyükleridir. Bunlar mezhep de müctehidlerdir din de mutlak müctehid olan İmamı âzamın koyduğu usûl ve kavaid dahilinde içtihad ederler. İmam-ı âzam bir delilin muhtemelatını bayan eder de bahisten birini kendıisi daha müvafık görürse işte o, imm-ı âzama nisbet olunur. Diğer biri de imameyn beğenmiş ölurlar ise işte o, söz de onlara nisbet olunur. netice itibariyle yine imam-i âzamın çızdiğı daire içinde beyan-ı fikr ve mütaleâa eyledikleri için meseleler yine mezheb-i hanefî üzere halledelmiş olur. Lâkin her üçünün de ittifak ettikleri noktayı bulup onunla amel etmek ihtiyettır. şüphesiz olur.

ihtilâfta ihtiyat mendubdur

İhtilâfta ihtiyat mendubdur : böyle ihtilaflı olan meseleler de ihtiyatla amel etmek şer,an mendup olup bunun özerine de ayrıca sevab terettüb eder. şu halde namazda farz olan kıraet üç kısa âyet, yahut bir uzun âyet bilip bundan aşağı okunacak olursa farz terk edilmiş çlup namaz bütün boşa gidecek diye sakınmalıdır.

üç âyet bir kısa sûre yerindedir

nmazda kıraetin vâcib mikdarı ; fâtiha ve ondan sonra birde sûre ökumaktır. İmam-i âzama göre üç kısa âyet bir kısa sûre yerini tuta bileceği rivayet edilmektedir.

Uzun âyet

bir uzun âyetin de üç kısa âyete denk olarak sûre yerini tutabileceğı hakkında müctehidlerden sarih bir rivayet yok ise de ba,zi ûlema bir uzun âyetin de üç kısa âyet gibi bir kısa sûre yerini tutabileceğini ve kıraetin vâcib mikdarını edâya kâfi ola bileceğini söylemişlerdir. Uzun âyetin takdiri şeriatte tefsıl edilmemiş olduğundan örf ve âdet vevhiyle takdiri matlûp şerân teayyün etmiştir. örf ve âdette de Âyetul küsîden kısa olan âyetlere kısa âyet ve âyetül kürsî gibi ve daha uaun olan âyetlere de uzun âyet demek tekarrur etmiştir.

Vâcib mikdarı :şu halde fatihadan sonra gerek tam sure okunsun, gerek üç ayet oknsun ve gerekse bir uzun ayet okunsun hangisi okunursa okunsun, kıraetin vâcib nikdarı okunmuş olur.

Sünnet-ı seniyye ise…

şu kadar vaeki Aleyhissalâtü vesselâm efendimizin vâcib olan kiraeti bu şekilde edâsı kat’iyyen vâki olmamış ve daima tam sûre okumuş ve beş vakıtın her birinde muayyen sûrelerden okumak da sünnet-I seniyyelerinden bulunmuş olduğundan böyle okumak hılâf-ı sünnet olduğu cihetten mekruh ve bunu adet edip ikide birde okuyup durmak günah oluyur.

FARZ NAMAZLARDA KİRAETİN

SÜNNET MİKDARLAI

SEFER:

yolculukta ve acele bır zamanda olursa fatıhadan sonra ıstedıgı kısa sûrelerden bırer sûre okumaktır.yıne yolculuk halınde,fakat acele degıl de emnıyet halınde ıse sabah namazında yıne sabah namazına mahsus olan surelerin kısalarından birer sûre okumak diger dort vakitte istedigı kısa sûrelerden birer sûre okumaktır.

ıkamette:

Eger yolcu degil ise sabah ve ogle namazlarında mufassal tâbir olunan sûrelerin uzunlarından ve ikindi ve yatsı namazlarında yine mufassal tâbir olunan surelerin ortalarından ve aksam namazlarında yine mufassal tâbir olunan sûrelerin kısalarından okumaktır.

 

mufassal sûreler

mufassal sûreler: ‘hucurat’ sûresin’den ‘buruc’ sûresine kadar olan sûrelere mufassalın uzunları denir ki sabah ve oğle namazlarında okunacak olan bunlardır.’Buruc’ sûresin’den ‘lemyekün’ sûresine kadar olan sûrelere mufassalın ortaları denir ki ikindi ve yatsı namazlarında olan da bunlardır.’Lemyekun’ sûresinden âhir-I Kur’ana kadar olan sûrelere mufassalın kısaları denir ki aksam namazında okunacak olan da bunlardır.ögle namazı iş vaktine tesadüf ettigi icin sabah namazından biraz hafif okuma,yani ikindi ve yatsı namazlarında okunacak sûrelerden okumak da olabilir diyenlerde olmuştur.Bu ihtilaf;böyle kılındığı zamanlarda böyle diyenlerde var idi diye medar-I teselli olabilir.

Cum’a Namazında Kıraâtin

Sünnet miktar-ı

Cum’a namazı öğle namazına bedel oldugu için ögle namazında sünnet olan sûlreleri okumaktır.O da mufassal tâbir olunan sûrelerin uzunlarından ve bir rivayete gore mufassalın ortalarından okumak olduğu yukarıda beyan edilmişti.Aleyhissalatu Vesselam efendimizin Cum’a sûresıyle izacaekel Münafigun sûresini ve sebih İsm-e Rabbikelala ile Helâtake Hadisul Ğaşia sûrelerini okuduğu hakkında hususî rivayetler bulunduğundan teberruken bunları okumak daha olur.Lakin herzaman bunları okuyor,gqaliba başkasını okumak câiz değilde ,gibi cemaate şüphe gelmemek için bazan degiştirmelidir. Lâkin degiştirip de bşkalarını okuyamaz. Yine mufassalın uzunlarından veya ortalarından okuya bilir, ya,ni hucürat sûresinden ve lemyekün sûresinden aşağısını okuyamaz, bu ikisinin arasındakı sûrelrden birer sûre okuya bilir.

Vitir namazın-da sünnet mikdar-ı

vitir namazında kıraetin sünnet mikdarı üç sûredir ki sebbih ism-e rabbikelâlâ ve kul yaeyyühelkâfirûn ve İhlas sûreleridir.

Bayram namazın-da sünnet mikdar-ı

bayram namazında okunması sünnet olan sûreler : bu da aynıyla cüm,a namazı gibidir. Mufassalın uzunları, yahut ortaları okunacaktir.

Travih namazın-da

kıraetin sünnet mikdar-ı

travih kur’an hatmi iç in meşru

olmuşdur

travih içinde bir ramazanda kur’an-ı kerimi bir kere hatim etmektir. İmami âzamdan her rakatta fâtihadan sonra onar âyet okumak da hatm makamına kaim olacağı rivayet edilmektedir. Gerçi bu da hükmen hatm demek ise de hakikaten hatm değildir. Binaenaleyh hatm ile kılmak mümkün olmadığında böyle kılmalıdır bir de madem ki hatimle kılınmıyor, o halde sair namazlar gibi tam sûre olumak bunda da lâzım olduğundan bu on âyeti, on âyetten aşağı olmayan sûrelerden birer sûre okumak suretiyle edâ etmelidir. Bunun için ba’zi yerlerde ‘vedduhâ’ ile ‘ vrlâdiyat ‘ sûreleri seçilerek bumlarla kılınmaktadır. Esasen teravih namazı; içinde kr’an-ı kerim hatm edilmek için meşrû olmuş bir namazdır. Onun için ramazan bitmeden hatm bitecek olursa sair günlerde teravih kılınmasa da olabilir. Binaenaleyh teravihde hatm sünnetine riayet daha mühimdir. Travihden başka sünnetlerde ve umumiyytle nafile namazlarda fâtihadan sonra istediği sûrelerden birer sûre okuya bilir.

Camâatin ahvaline riayet

İmam olan kimse cmâatin ahval-I umumiyyesini nazarı itibara alarak ya’ni belki içlerinde ihtiyarı, zaîfi olur, hastası olur, işi olanlar olur diye cemâatin hukukunu gözeterek sünnet mikdarından ziyade okuyamaz, okursa mekrûh olur ve bundan ylınız kendisi mesûl olur. Ve namazın; hukukunu gözeterek sünnet mikdarından eksik de okuyamaz. Okursa mekrûh olur ve bundan hem kendisi, hem de cemâat mesûl olur. Cemâatin grek umumuna ve gerek bir kısmine namazda huzurunu ihlal edecek

 

rukû

eller dizlere yetişe,cek kadar eğilmek,tir. namaz kılan kimse kıyam,da okuma,yı bitirdik,ten sonra (???? ???? Allahu ekber ) diyerek rükua gider. rukuda üç kerre ( ????? ??? ?????? subhane rabbiyel azim) manası; büyük olan rabbimi tesbih ve tenzih ederim demek sünnet, deyecek kadar durmak vacibdir. rukuudan sonra bir doğrulma vardır ki, ona ‘kavme’ derler. bunda üç rivayet vardır farz, vacib, sünnettir.

sücûd

elleri, ayakları, dizleri, alnı ve burunu yere koymak,tır. her bir rekatta iki secde vardır. bu secdeler, farzdır. secde,de üç kerre ( ????? ??? ?????? subhane rabbiyel e,ala ) demek sünnet, diyecek kadar durmak vacib,tir. ruku,da ve sucu,d,da tesbihleri üçten az etmek mekruh,tur. iki secde arasın,da (????? ???? subhanAllahu ) diyecek kadar durmaya ‘celse’ derler. bu da ‘kavme’nin aynıdır.

kâde

oturmak demek,tir. namazda teşehhud midarı oturmak demektir. ( ??????? ??? ???????? ???????? ?????? ???? ???? ????? ????? ???? ??????? ?????? ????? ???? ???? ???? ???????? ???? ?? ????? ??????? ????? ?? ????? ???? ??????

ettehiyyatü lillahi ve-salavatü ve-ttayibatü es-selamü aleyke eyyü,hennebiyu ve-rahmetüllahi ve berekatühu es-selamü,alynave ala ibadillahi salihin eşhedu ella ilahe illAllah ve eşhedu enne muhammeden abdühuve resuluhu ) okumaktr.

imam efendi: akşam ve yatsu ve sabah ve cüm,a ve bayram namazlarında kur,ani aşikare okumaktır,

kadınlar her namazda ve erkekler ögle ve ikindi namazlarında kua,ni gizli okumaktır.

namazın vâcibler-i

namaza Allahu ekber lafzila başlamak. her namazın her rekatında fatihai şerife

okumaktir. fatihayı tekrar etmeyup bir defa okumak. fatihayı sureden evvel okumak, farz namazların iki rekatında ve ma ada sının bütün rekatlarında fatihadan sonra kuranı azimul şandan bir kısa süre okumak,vacibdir,rukuda üç kere (subhane rabbiyel azim ) tercümesi :’her tesavvurdan şanı a’zım olan rabbimi tesbih ve tenzih ederim,

Allahümme barik ala mühammedin ve ala ali mühammedin kema barekte ala ibrahim ve ala ali ibrahim inneke hamidün mecid.

bunu müteakıb

????? ???????? ?? ?????? ???? ??? ?????? ???? ???? ???? ????? ?????? ?? ???? ????????

Allahümme rebbena atina fiddünya haseneten ve filahireti haseneten ve kına azab ennar birahmetike ya erhamerrahimin. düalarını okumak.

selamdan sonra ‘ Allahümme entesselam ve minkesselam tebarekte yzelcelali velikram, dimektir.

kadei ula ‘birinci’ ve son k,adede ettehiyyatü okumak,

tadili erkan itmektir.

namazın sünnetler-i

her namazın iftitah tekbirinde elleri kıbleye karşı kulaklara kadar kaldırmak.

her namazın evvelki rakatınde ‘sübhaneke llahümme ve bihamdike ve tbareke smük ve teala ceddüke velailahe ğayrük ‘ yı okumak.

euzü billahi minşşeytanirracim tercümesi: huzuri ilahiden koğulmuş olan şeytanın şerrinden allahu tealaya sığınırım. Bismillahirrahmanirrahim. çekmek. Tercümesi: dünyada bürüm mahlukata dünya nimetleriahiratde ancak ehli imana ahiret nimetleri ihsan iden allahu tealanın ismini zikr ile başlarım. Zammi surede besmele okunmaz.

fatihadan sonra yavaşca ‘amin’ dimek.

rükuda üç kerre ‘ sübhane rabbiye lazim ‘demek tercümesi: ‘her tesavvurdan şanı azım olan rebbimi tesbih be takdis’ ederim.

rükudan kalkarkan imam ise ‘ semiAllahu limen hamideh ‘demek.tercümesi:’ kulunun hamdini işidib mükafat eden rabbimiz hamd ancak sana mahsusdur. imama uydu ise ‘ rbbna lekel hamd ‘ yalınız ise ikisini de dimek.

secdede üç kerre ‘ sübhane rabbiylela ‘ dimek. Tercümesi : her tesavvurdan şanı ela olan rabbimi tesbih ve takdis ederim.

son kadede ‘oturumda’ salevati ibrahimiyyeyi ve düaları okumak :

‘Allahümme salli ala mühammedin ve ala ali mühammdin kema salleyte ala ibrahim ve ala ali ibrahim inneke hamidün mecid.

namazın müstehablar-ı

müezzin ikamet idrrken ‘ hayye ala ssalah ‘ didikte cma,at turmayib ayağa kalkmak.

iftitah tekbirinde ellerin baş parmaklarını kulak yumuşağına degdirmektir kıyamda sağ el,n baş parmağı ile güçük parmağı sul elin bilegine halka idüb sıkışdırmak.

kıyamda secdeye rükû,da ayakların ucuna, secdede bürununa. ve ka,dede kucağına, veselam viriken unuz başlarına bakmak.

esneme geldigi zeman ağzı açmamak.

mümkin oldiğı kadar üksürügü def,a itmek.

güzel elbise ile namaz kılmak.

namazın mekruhlar-ı

esnemek,grinmek,uzürsüz üksürmek,namazda iki tarafına bakmak.

elbise ağız, burun, vücudu ile oynamak.

büyükler meclisine gidilmeyen elbise ile namaz kılmak. parmak çıtlatmak.

ataşa,kabre, insan yüzüne,resme karşı namaz kılmak.

baş açık kılmak,güzleri yummak,secdede bir ayağı kaldırmak.

imamdan evvel rükua ve ya secdeye gitmek, ve imamdan evvel kalkmak.

secde mahallinden taş gidermek dir.

Namaz-ı buzan şeyler

bilerek bilmeyerek dünya kelamı süylemek.

gendi işidecek kadar gülmek

uzürsüz boğaz ayıklamak.

sakız çignemek.

bir rükünde üç kerre saç ve sakal karışdırmak.

secdede iki ayakla duvar depmek.

bir rukude iki saf kadar yörümek.

yimek ve içmek.

manası ve bozulacaklayın kıraeti süratli ve ynlış okumaktır.

beş vakıt namazın

sayılar-ı

sabah namazı dört rekattır. ikisi sünneti müekkede, ikisi farzdır. ögle namzı on rakattır. dördü sünneti müekkte, ve dördü farz, ikisi sünneti müekktedir.

ikindi namazı sekiz rakattır. dördü sünneti ğayri müekkede dördü farzdır.

akşam namazı beşdir.

üçü farz, ikisi sünneti müekkededir.

yatsi namazı on üç rakattır : dürdü sünneti ğeyri müekkede, dürdü farz, ikisi sünneti müekkededir. vitir namazı üç rekattır.

üçüncü rekatinin fatiha ve zammi suresinden sonra (Allahümme inna nesteinüke ve nestağfirüke ve nestehdik ve nüminü bike venetubo ileyke ve netevekklü aleyke ve nüsni aleyk elhayra küllehu neşkürüke vela nekfürüke ve nahleu ve netrükü men yefcürüke.

(Allahümme iyyake nabüdü veleke nüsalli ve nescüdü ve ileyke nesa ve nahfidü nercu rehmetek ve nahşa azabek inne azabeke bilküffari mülhik)

düasını okumalıdır.

bunu bilmeyen (Allahümme rabbena atina fiddünya haseneten ve filahireti haseneten ve kina azabe nnar birahmetike ya erhame rahimin) bu düayı bilmeyende üç kerre (Allahümme eğfirli) diyereek rükua gider.

sehven farzı ve vacibi tehir, ve ya vacibi terk etmek secdeı sehvi mucib olur. ki selam verdikten sonra tekrar : ettehiyyatü, Allahümme salli, Allahümme barikler okunub selam verilir.

Cümâ namaz-ı

erkeklere mahsus olmak üzere farzı ayndır.

dördü sünneti müekkede, farzından evvel kılınır. ikisi cemaatla kılınan farzı ayn. dördü farzdan sonra sünneti müekkededir. bundan sunra altı rakat daha kılınırki bunun dördü ‘ hala edası müyesser olmayıb üzerimde sabit olan ahir zuhru niyyetine deye ‘ kılınan ahir zuhurdur. ikisi vakıt sünntidir.

Cüm’a namazının

şartlar-ı

cüma namazında beş vakıt namazın şartlarından ma ada iki türlü şart daha vardır:

1 -vücübunun şartı.

2 -sıhhatının şartı.

1 -vücudünün şartı yedidir :

1 -mükim olmak, seferi olmamak.

2 -erkek olmk, kadın olmamak.

3 -hur olmak,küle olmamak.

4 -hasta olmamak.

5 -gözü görüb, kör olmamak.

6 -yörümege kadır olub, kötürümr olmamak. hammal ile gitmesi caiz degildir.

7-iddetli yağmur, çamur, ve ya zararı melhuz olan bir şeyden korkusu olmamaktır.

cüma namazının sıhhatının şartı altıdır :

mısır : cüma namazı kılınacak mahal şehir gibi bir köy olmaktır.

sültan : hukumet ve ya tarafı alilerinden vekil bir hatib bulunmak.

hutba : namazdan evvel hatib efendi tarafından vâ,z ve nasihat olunmak.

vakıt : ügle namazının vaktında kılınmak.

izni a,m : cüma namazı kılınan yere girmekden kimse men,a olmamalıdır.

cemâat imameyne güre, imam efendi ile beraber dört erkek müslimândan nuksan olmamalıdır. ve imam ebi yusufe güre üç müslümden nuksan olmamak şarttır cüma namazı kılan kimseler hatib efendi ile beraber dört gişiden az olmamaktır.

Cüm’â amazında

kıraetin sünnet mıkdar-ı

İmam olan kimse cemaatin ahval-i umumiyyesini nazarı itibara alarak ya,ni belki içlerinde ihtiyarı, zaifi olur, hastası olur, işi olanlar olur diye cemaatin hukukunu gözeterek sünnet mikdarından ziyade okuyamaz, okursa mekruh olur ve bundan yalınız kendisi mes,ul olur. Ve namazın: hukukunu güzeterek sünnet mikdarından eksik de okuyamaz okursa mekruh olur ve bundan hem kendisi, hemde cemaat mes,ul olur. Cemâatin gerek umumuna ve gerek bir kısminanamazda huzurunu ihlal edecekbir hal ârız olacak olursa o da şeran özür sayıla bilecek bir şey ise imam da ona vakıf olursa böyle bilfiil münteha kitabında: ögle namazında okunduğu gibi okunacakdır zira cüma namazı ögle namazından bedeldir deyur. Ögle namazında okunması sünneti müekkede olan sureler sabah namazı gibi müfassalın uzunlarından okunacakdır , bir rivayete göre ikindi namazı gibi olub müfassalın ortalarından okuna bilecekdi. Yine ‘münteha‘ kitabında : aleyhissalatü vesselam efendimizin ‘cüma’ suresile ‘iza caekel münafikûn ‘ ve ‘sebbih isem-e rebbikelâla’ ile ‘hel etake hadisül ğaşiye’ sûrelerini okuduğu hakkında hususî rivayetlerde bulunduğundan teberrüken bunlarıda okumak daha gözel olur.lâkin her zeman bunları, okuyor, ğliba başkasını okumak câiz değil, gibi cemâate şübhe gelmemek için bazan degişdirmelidir. Lâkin degişdiribp de bsşkalarını okuyamaz, yine myfassalın uzunlarından ve ya ortalarından okuya bilir. Ya’ni ‘hucürat’ sûresinden yukarı ve ya ortalarından okuya bilir, yâni ‘hucürar’ sûresinden ve ‘lem yekün’ sûresinde aşağısını okuyamaz, bu ikisinsin arasındakı s’urelerden birer sûre okuya bilir.

 

Vitir namazında sünnt mikdarı

vitir namazında kiraetin sünnet mikdarı üç sûredir dir ki ‘sebbih ism-e rebbikelâla’ ve ‘kul yaeyyühelkafirûn ve ‘ihlası‘ s’ureleridir.

Bayram namazlar-ı

senede ramazan ve kurban bayramları namile erkekler için kılınması lazım olan namaz vacibdir. bayram namazında hutbadan mâada cüm’a namazının sıhhat ve farziyyetinde ögrendiginiz şartlar bayram namazının sıhhat vücubundada müteberdir.

bayram namazı iki rekat olub güneş doğduktan kırk beş dakika sonra cemâatle kılınır. altı tekbir fazla vardır ki vacibdir.

 

Vacip olan bayram

namazlar-ı

ikişer rakatdır birinci rakatda ‘sübhaneke, den sonra ayakda üç kere tekbir alınıb hemen el bağlanır.

İkinci rakatda fatiha ve zammi sureden sonra ayakda üç kere tekbir alınıp imam rükûa varır.

Dürri muhtar kitabında : bayram namazı da cüma namazı gibidir deyur.

Cm’a namazı ile bayram namazı arasındaki fark : cüm’a namazında hutba farz olup namazdan evvel okunur. bayram namazında ise hutba sünnet olup namazdan sonra okunur.

Bayram namazında kiraetin sünnet mikdarı

bayram namazında mesnun olan sûreler :

bu da ayniyle cüm’a namazı gibidir. Mufassalın uzunları, yahut ortaları ökunacakdır.

 

Farz-ı kifaye olan

cenaze namaz-ı

cenaze namazı farzı kifayedir. iki şartı vardır :

1 -dört tekbir almak.

2 -ayak üzere durmaktır. cenaze namazının selamı müstehabdır.

Cenaze namaz-ı

nasıl kılınır

niyyet ittim Allah için namaza, cenaze için düaya,

oydum imama, denir.

birinci trkbirde sübhaneke ve ‘celle snaöke’ ile okunur.

ikinci tekbirde ‘Allahümme salli’ ve ‘Allahümme barik’ler okunur.

üçüncü tekbirde :

Allahümme sebbit ahyaena alalislâm.vakbıd ervaha emvatina alalimân veğfir zünubehüm ve zid ihsanehüm vecalhüm şafian ve müşeffean yevmelkiyame birahmetike ya erhamerrahimin. düası ve yahod başka bir düa okur.

Dördüncü tekbirde selam ile eller çzğlğr. İş bu niyet ve düa erkk kadın erkk çocuk kız çocuk cenazelerine şamildir.

teravih namaz-ı

ramazan ayında müslümanlar cemaatle yatsı namazı ile vitir namazı arasında teravih namazı kılınması sünneti müekkededir. yirmi rakattır. kadın ve erkekelere mahsusdur.evlerde cemaatle teravihı kılmak cmaat fazıletini bolur. Ylınız infirad suretile kılınsa günah olmayıb yalınız cemaat sevabını idrak idememiş olur.

her iki rakatta bir selam, ve her dört rakat arasında bir mıktar oturmak sünnettir.

İki rakatda selam verilmesede her otuemada ‘Allahümme salli ‘ ve’ Allahümme barik ‘okunur.

üçüncü rakatde ikindinin ve yatsının dört rakatlı müekkede olmayan sünnetleri gibi ‘sübhaneke ‘okunur.

Teravih namazında kıraetin

sünnet mikdar-ı

teravih namazı kurani kerimi hatim etmek için meşro olmuşdur. Bir kerre hatim sünnetdir , iki kerre hatim fazıletdir üç kerre hatim afzaldır.

Bir maziret ve maslahati meşruaye mebni her rakatde on ayet okunacak olursa oda hatim sayılacağı imami azamdan rivayet edilmekdedir.

Mülteka kitabında : teravihda sünnet olan bir kerre hatim etmekdir ve her rakatda on ayet okur hatim terk edilemez. Eger imam sünnet müvafık olarak kıldırmayorsa cmaat ona iktida etmez. Cemaatin tenbellıgi için hatim terk edilemez deyur.

Teravih namazı yatsı namazına tabi bir namaz dır , ohalde yatsı namazında okunması sünneti müekkede olan sureler okunmalıdır. İkindi ve yatsı namazlarında okunan sureler müfassalın ortalarından yani : ‘vessemai vettarık’ suresinden ‘lem yekün‘ suresinin sununa kadar.

bu namazlardan başka : ‘duha’kuşluk namazı sekiz rakata kadar kılınır ‘evvabin’akşam namazından sonra ‘tesbih’ ‘kadir’ ‘küsuf’ ‘istiska’ ‘nezir’ ‘nafile’ namazları vardırki sünnettir.

bunlar kılınmazsa insan mesul olmaz. fakat kılan kimseye azim mükafatlar olacağı rivayet idilmişdir.

zekât

zekat : havaici zaruriyyesinden ve burcundan ma ada nisaba malik olub, a,kıl ve bal,ı, hur olan müslimânlara farzı a,yndır.

bu şartların bulunduğu kimselere,mallarının kırkta birini ayirib gendi usulü ve füruunden olmayan din kardaşlarından mühtac bildigi kimselere virirler.

zekatın farz olmasının sebebi: nisâba malik olmaktır.

oruç

uruç : ibadet niyyetile şafak dan güneş batıncaya kadar orucu bozan şeylerden gendini hıfz itmektir.

orucun farzı üçdür :

1 -niyyet itmek.

2 -niyyetin evvel ve ahir vaktını bilmek.

3 -sabahdan akşama kadar orucu bozan şeylerden sakınmaktır.

bunlarsız oruc sahih olmaz. senede beş gün oruc dutmak haramdır.

bunlarda : ranazan bayramının ilk günü ile korban bayramının : birinci, ikinci üçüncü, dürdüncü günleridir.

bir kimse bilerek ramazan orucunu bozar ise keffaret lazım olur.

keffaret : uzrü yok iken bilerek ramazan orucunu bozan kimsenin hic fasıla virmeksizin ceza olarak iki ay oruc tutmasıdır. kadınlar fasilediz tutamazlar çünkü ay başı adetlari vardır.

hac

hac itmek hem sıhhata, hem kuvvete, hrmde yol emniyetine bağlı bir ibadeti maliyye, ve bedeniyyedir.

bu ibadet müslimânların a,kıl ve b,ali, sağlam, hur, zengin, ve deveye binüb, inmeye iktidarı olanlarına farzdır.

HAC

 

hac : islâmiyyetin esas şartlarından biridir.

Dini islâmdan bir rüknün edası için tazim etmek kasdile kabei müazzameye getmekdir.

Hac akıl , balığ ,hur , vücudu sahih olan kimselere farzdır.

Bu kimseler yeyecek ve binecek tedaruküne kadır oldukları vakıtda,mesken ve ona lazım olan eşyadan, ve dönünceye kadar ayalının nafekası temin idilmesidir. Ve hac yulunda can ve mal emniyetinin temin edilmesidir.

 

Haccin farzları

Haccin farzı üçdür:

1 -niyet ve ihram.

2 -zemanı mahsusda arafatta bulunmaktır.

3 -ziyaret tavafı icra etmektir.

hac içün hıcaza giden bir kimsenin hacdan sonra bütün islâmiyyetimizi ve hac ve umreyı bize bildiren bütün kainatın efendisi peyğamber efendimiz sallhü teala aleyhi ve sellem hazretlerini ziyaret etmek hâki pakine yüz sürmek içün medinei münevverey gitmesi lazımdır.

radâ

rad,a : süd emmek dimektir. iki buçuk yaşına kadar isterse bir damla olsun - gerek emmek ve ya ağzından, burunundan dükmekle karnına ulaşdırmakla tehakkuk ider.

süd viren kadına ‘mürdı,a’ ve emen çocuğa ‘rad,ı’ diler.

müddeti rad,a : imami a,zama güre iki buçuk sene :yani: otuz ay.imam ebu yusüf ve imam mühammed hazretlerinin yanında ise iki sene yani yirmi dört aydır, çocuk bir yaşında iken süd den kesilse de altı ay sonra diger bir kadının memesini emse ve yahod ağzından, burunundan dükülse bu halde hukümü rada sabittir.

hükmü radâ : gürmesi halal

hurmeti münakeha : nikahı haramdır

süd ana : emen çocuğun anasıdır. kadının çocukları emen çocuğun süd karıdaşları. kadının kocası : çocuğun süd babası …. olurlar.

 

MÜT’A

Müt’a, kelime olarak bie zavk alma anlamını ifade eder. Nikah ise devamlı olarak iki eş arasında safa ve cefa ortaklığıdır. Terim olarak da müt’a, Bazı yerlerde kadına verilen para karşılığında yapılan geçici nikahtır.

Dinimizde müt’a nikahının hükmü nedir?

Müt’a nikahı dinimizin hükümlerince meşru bir Nİkah değildir.

Zira müt’a nikahı islâmiyetten evvel cahiliyyet nikahlarından kalma bir nikah olduğundan islâmiyet devrine girildikten bir müddet sonra ibtal edilmiştir.

Kurani kerimin, hadisi şerifllerin ve icmaı ümmet ile kararları ile iptal edilmiştir.

Zira müt’a nikahı:

1-İslami bir kaide olan (talak) ayetini iptal ediyor, böylece de talak suresini ve Kurani kerim’deki hükümleri de iptal etmiş oluyur.

talak suresinde- ayet1. Esteizü billah:

MEALİ

 

Ey peyğamber ( ve onun ümmeti olanlar) kadnıları boşamak istediğiniz zaman onlrı (adethallerinden) temizlenmeleri vaktında boşayınız ve iddeti (üç hayzından temizlenme müddetini) sayın. (kendileri ne zarar vermek hususunda) rabbiniz olan Allah’dan korkun (boşandıkları) evlerinden çıkarmayın (iddetleri bitinceye kadar) kendileride çıkmasınlar.2-Müt’a nikahı ile doğma çocuklar babaya mirasçı olamazlar, böylece islâmiyetin tesis ettiği miras hukuku iptal ediliyur. Hadisi şerifi: Ebu hüreyre radiyallahü anh’den: Allah rasulü sallallahü aleyhi ve sellem ile Tebuk harbine çıktık. Seniyytü’l-veda’da konakladık. Işık taşıyan ve ağlayan kadınlar gördü ve sordu. “ Nedir bu? ”“ bunlar kendilerinden mut’a yoluyla faydalanılan kaınlardır.onun için ağlıyorlar ” denildiğinde şöyle buyurdu: “ Bu müt’a evliliği, talakı, iddeti ve mirası yıkmaktadır. ”hadisi şerif cemu l fevaid c.2 nü 4241.

1-kadının müt’a zamanı bitince iddet bekleme zamanı olmuyor. Böylece Kurani kerim’de geçen bu iddet konusu kendiliğinden kalkmış oluyor.

2-Ayeti kerim’ede zikr olunan Meveddet ile rahmet bu müt’a evliliğinde süreli olduğu için peydah olmuyor. Tabii, daimi süresiz evlenmekte bir mahabbet ve güvence peydah olduğundan bu süreye dayalı müt’a nikahında bu muhabbet zevka dayalı olup ruha ve dolayısi ile kalbe geçmeyor.

1-Çünkü müta nikahı süresi bitince her biri ayrı bir eşe doğru gidiyor.

Böylece müta nikahı bir odalık metres hayatına benziyor.

 

 

 

 

 

 

 

Nur Suresi

??? ???? ?????? ??????

 

Meali

30- ( Ey Resûlüm ), Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan beri alsınlar ve ırzlarını zinadan korusunlar. Bu, kendileri için daha temizdir. Muhakkak ki Allah, onların bütün yaptıklarından haberdardır.

31- Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar, zinetlerini ( süslerinin takılı olduğu boğaz, baş, gerdan kol, bacak ve kulakları gibi yerlerini ) açıb göstermesinler. Ancak bunlardan görünmesi zaruri olan ( yüz, eller ve ayaklar ) müstesnadır. Baş örtülerini yakalarının üzerine koysunlar ( göğüs ve boyunlarını göstermesinler ).

Zinetlerini ( ve süs yerlerini ) ancak şu kimselere göstersinler ( gösterebilirler ) : Kocalarına, yahud babalarına, yahud kocalarının babalarına, yahud kendi oğullarına, yahud kocalarının ( başka anadan olma ) oğullarına yahud kendi erkek kardeşlerine, yahud erkek kardeşlerinin oğullarına, yahud kız kardeşlerinin oğullarına, yahud müslüman kadınlarına, yahud ellerindeki cariyelere, yahud ( şehvetsiz ve kadına ) ihtiaycı olmıyan ( sırf yemek peşinde koşan ) uyuntu kimselere, yahud henüz kadınların gizli yerlerinin farkına varmamış olan ( erkek kadın münasebetini bilmiyen ) çocuklara.Gizledikleri zinetleri bilinsin diye, ayaklarını da ( yere veya birbirine ) vurmasınlar. ( Erkekleri kendilerine meyil ettirmesinler ). Ey müminler! Hepiniz Allah’a tevbe edin ki, dünya ve ahiret saadetine kavuşasınız.

 

32- Bir de içinizden bekârları ve kölelerinizle cariyelerinizden salihleri ( evlenme durumunda olanları ) evlendirin. Eğer fukara iseler, Allah onalara fazlından rızık ihtiyaçlarını giderir. Allah’ın ihsanı geniştir. Alîm’dir = her şeyi hikmeti üzere bilerek verir.

 

33- Evlenmiye imkan bulamıyanlar, Allah fazlından onların ihtiyacını giderinceye kadar, iffetli kalmıya ( zinadan sakınmaya ) çalışsınlar. Kölelerinizden mükâtebe ( para kazanıb efendisine vermek suretiyle azad olmak ) istiyenleri de, eğer kendilerinde bir hayır biliyorsanız, hemen kitabete ( sözleşmeye )bağlayın ve onalrıa Allah’ın size verdiği malından verin ( size olan borçlarından düşürün ). Dünya hayatının geçici menfaatını kazanacaksınız diye, cariyelerinizi fuhşa zorlamayın, hele iffetli olmak isterlerken… kim, onaları zinaya mecbur ederse, muhakkak ki Allah bu mecbur edilişlerinden ve tevbelerinden sonra kendileri hakkında Gafur’dur = çok bağışlayıcıdır. Rahîm’dir = çok merhametlidir.

 

34- Muhakkak ki size, din hükümlerini apaçık bildiren ayetler, sizden önce gelib geçen kimselerden misaller ve takva sahibleri için bir takım öğütler indirdik.